Anamur, Mersin'e bağlı bir ilçedir.
Türkiye'nin güney ucunda bulunur. En ünlü meyvesi muzdur. Ancak, Anamur'da tropik iklim bitkilerinin hemen hepsi yetişmektedir. Ayrıca Anamur, tarihi ve turistik yerleri, uzun plajı ve temiz denizi ile ünlüdür.
Kıyısı ve tarihi güzellikleri ile Türkiye'de daha değeri anlaşılamamış ender tatil yerlerinden biridir. Sahillerinin nesli tükenmek üzere olan deniz kaplumbağalarının(caretta caretta) yumurtlama alanı olması ve akdeniz foklarının bir kolonisinin burada yaşaması ilçenin ilgi çekici özelliklerindendir.
Mamure Kalesi, Anamurium ve Titiapolis antik kenti,Köşekbükü Mağarası Anamur'da gezilmesi gereken başlıca yerlerdir. İlçenin nufusu 2000 yılı sayımına göre 83.864 kişidir.(Karaman'ın ermenek ilçesinden bu ilçeye göçenler nüfus sayımında ermenekte yazılmaktadırlar. bu sebepten nüfusu daha kalabalıktır..) Muz üretimini genel olarak seralarda saglayan Anamur'da sera uretimi 1995'ten sonra yayginlasmaya baslamistir.Türkiyenin çilek ihtiyacının %40 gibi büyük bir kısmı da Anamur'dan karşılanır. Yetersiz ulaşım koşulları nedeniyle yabanci turistler tarafindan cok fazla ilgi cekmeyen Anamur, yerli turizm acisindan gelismistir. İlçenin birçok bölgesinde yerli turistlerin yilin belli aylarinda ikamet ettigi siteler bulunmaktadir. Yaz aylarinda Anamur'da Ankara ve Konya'dan gelen birçok yerli turist görülebilir.
Tarih
Geçmişi antik çağlara uzanan ve sırasıyla Kizuvatlalılar, Hititler, Asurlular ve Perslerin egemenliği altına giren Anamur, M.Ö. 333’te Büyük İskender’in doğu seferi sırasında Makedonya Krallığı’na bağlanmış, bu dönemden sonra kentin adı “Anemurium” olarak anılmaya başlanılmıştır. “Anemurium” antik kaynaklara göre “Rüzgarlı Burun” anlamına gelmektedir. M.Ö. 1. yüzyılda Roma, daha sonra da Bizans egemenliğine giren Anamur, Bizanslılar zamanında yeniden inşa edilmiştir. Selçuklu hükümdarı Alaaddin Keykubat’ın, Ertokuş Bey’i kıyı şehirlerinin alınmasıyla görevlendirmesi sonucu, 1228’de Selçuklular’ın, daha sonra da Karamanoğulları’nın ve Osmanlı İmparatorluğu’nun yönetimine geçmiştir.
1869 yılında ilçe olmuştur. 1867'de Konya Vilayetine bağlı İçel Sancağının bir kazası olan Anamur,1877'de İçel Sancağı Adana Vilayeti'ne bağlanınca Adana Vilayeti İçel Sancağının bir kazası durumuna gelmişti.
Anamur
ANAMUR TOPRAKLARI
Anamur İlçesi Toprak Haritası linkte sunulmuştur. Bu haritaya göre Anamur Ovası Alüviyal toprak grubuna girmekte, diğer dağlık kısımlar ise Karadeniz Bölgesindeki gibi Kırmızı Podzolik Topraklar grubuna girmektedir. Sınıfları çizelgede açıklanmıştır.
P – KIRMIZI PODSOLİK TOPRAKLAR Havza güneybatı ısındaki killi şistler üzerinde, yüksek yağış ve orman örtüsü altında, soluk kahverenkli A2 ve kırmızı renkli, kil ve Fe - A1 oksit birikimi gösteren B2 katmanı bulunan Podsolik topraklar oluşmuştur. Genişlik 222392 hektar olup toplam alanın % 10,5 dir.
B2 de biriken kil ve Fe-Al oksitler asidik koşullarda üst topraktan yıkanmıştır. Üst toprak bu nedenle soluk renkli ve bünyece farklıdır. Fakat, organik maddece oldukça zengindir. Organik artıkların bir kısmı yüzeyde birikerek ince Ol katları oluşturur.
Toprak ana maddesinin ayrıştığı şistler Paleozoik yaşlıdır. Komşu bulunan Kireçsiz Kahverengi Ormanlar şistler ve kireçtaşı üzerinde yer alabilir. Bun1ar kırmızı renkli B katlarıyla Podsoliklere benzer, Fakat Fe - A1 oksit yıkanımı ileri derecede değildir. Bu nedenle üsttoprak Podsoliklere oranla daha koyu yahut daha kırmızıdır, Yıkanma etkisi arazide belirgin değildir. Laboratuvar analizleri de bu görüşü doğrulamaktadır. Kireçtaşı üzerinde oluşanlarda, üstteki çakıllardan ayrışan bazlar ve kireç süreklice profile katılarak Podsolik oluşumunu engeller. Bazla doyma ve pH yüksektir.
Kahverengi Ormanlar koyıı kahverenkleriyle kolaylıkla Podsoliklerden ayrılır. Bütün profil kireçlidir. Kırmızı Akdenizlerde ise bütün gövde kırmızı renktedir.
Kırmızı Podsolik toprak kuşağında yağış 800-1000 mm. arasındadır. Bu yağışta ve orman (çam) çalı (meşe) örtüsü altında organik madde yüzeyde ve üst toprakta birikme eğilimindedir. Ancak kurak-sıcak yaz dönemindeki hızlı ayrışma buna meydan vermez. Organik katlar çok incedir.
Podsolik alanı dik - sarp eğimli dağlık arazi görünümündedir. Yamaçlar kıyıya kadar yanaşır. Yükselti 100 m. den başlar, 1000 m. ye kadar çıkar,
Toprağa ait örnek profil Anamur Gazipaşa arasında, Gazipaşa 27 km. levhasından sonra, yolun solunda incelenmiştir.
Profil No. 13
PH = 6,6
EC = 0,5 mmhos/cm
Kireç % = 0
ALÜVYAL TOPRAKLAR Akarsularca taşınmış ve yatay katlar halinde dizilimi gösteren genç; birikintiler Alüviyal toprak materyalini teşkil eder. Materyal üzerinde genellikle A1 katmanı oluşmuştur. Katmanın kalınlığı, koyuluğu materyalin yaşına, geçmişte ve halihazırdaki drenaj koşullarına ve kullanma durumuna bağlı olarak değişir. Bunun altındaki katlar . ana maddeye .bağlı olarak-renli.ve bünyece farklı olabilir. İyi drenajlılarda renk genellikle yeknesaktır. Drenaj v bozuksa, altta bunu yansıtan renk değişimleri, ayrıca A1 in altında zayıf yapı oluşumu, hafif kireç birikimi görülebilir. Bu, özellikle Tarsus aluvyali için doğrudur. Küçük akarsulara ait aluvyaller oluşum göstermez. Aluvyal topraklarda etkili tek işlem üstte organik madde birikimi ve altta, bozuk drenaj koşullarında indirgenme (reduction) dir. Bunun dışında topraklar anamaddeden miras aldıkları özellikleri yansıtırlar. Grup havzada 45 782 hektar yer kaplar. I3u, toplam alanın % 2.2 sidir.
Topraklar ana maddenin taşındığı toprak kuşağına ve jeolojik materyale göre değişim gösterir. Havza yüksek arazilerinde kireçtaşı yaygındır; bu nedenle, hemen bütün aluvyaller kireçlidir. Bünye orta ve ağırdı.r. Taban % 0 - 1 eğimlidir. Drenaj iyi, yetersiz yahut bozuktur. Bozuk drenajlı. kısımlarda tuz ve alkali de problemdir.
Aluvyal toprakları temsil eden iki profili Tarsus'ta, TOPRAKSU Eğitim Merkezinde
Meteoroloji rasat parkının 50 m güneyinde incelenmiştir.
Tarsus ve Silifke alüvyalleri 700 mm kadar yağış alır. Fakat, yazlar sıcak, kurak ve uzun sürelidir. Kültür bitkilerinin yetişmesi ve yüksek ürün vermesi sulamayla olanaklıdır. Çayır, maki ve kamışlık olan doğal bitki örtüsü açılarak aluvyallerin tümü tarıma alınmıştır. Pamuk, tahıl, sebze ve meyve yetiştirmede kullanılır. İki aluvyal ovanın dışında küçük alüvyal tabanlar yer yer görülür. Bunlar orta ve ince bünyeli ve iyi drenajlıdır.
Profil No. 5
PH = 7,6
EC = 0,7 mmhos/cm
Kireç % = 20
ARAZİ KULLANMA KABİLİYETİ DURUMU ÖZELLİKLERİ I - Bölgede yetişen her türlü bitkiyi yetiştirmeğe elverişli, meyilleri düz, iyi drene olmuş, kolay işlenebilir, derin ve verimli arazilerdir.
II - Her çeşit bitki yetiştiriminde birinci sınıftan daha az elverişlidir. Toprak ve su muhafazasına ait özel tedbirler almak gerekir.
III - Toprak, topoğrafya ve yüzey akıma ait şiddetli tahdit faktörlerine sahiptir. Ekilen mahsul çeşidi ilk iki sınıfa nazaran daha azdır. Özel muhafaza tedbirlerine ihtiyaç gösterir.
IV - Toprak derinliği,taşlılık,yaşlık ve meyil yönünden çok şiddetli tahditlere sahiptir. Özel birkaç bitki cinsi için uygun sürümle tarım yapılabilir. Kullanılmaları çok dikkat ister.
V - Sürümle tarım yapılamayan,düz-düze yakın,meyilli, taşlı veya çok yaş arazilerdir. Genellikle çayır veya ağaçlık olarak faydalanılır
VI - Meyil, toprak sığlığı gibi aşırı tahditlere sahiptir. Sürüm yapılamaz. Çoğunlukla mer'a veya ağaçlık saha olarak kullanılabilecek arazilerdir.
VII - Toprak sığlığı, taş, kaya, meyil,erozyon gibi çok şiddetli tahdit faktörlerine sahiptir. Tarımsal yönden ekonomik değildir. Ancak,zayıf mera veya orman ağaçları dikimi için müsaittirler.
VIII - Bitkisel ürün getirmeyen arazilerdir. Eğlence sahası veya av hayvanları barınağı olarak değerlendirilebilir.
Alt Sınıflar (Tahdit faktörleri)
e Tarla işlemesini güçleştiren parçalı topoğrafya,meyil, su ve rüzgâr erozyonu gibi tahditler.
s Tuzluluk, alkalilik, taşlılık, sığlık, çok ince veya çok kaba bünye gibi tahditler.
w Yüksek taban suyu, yaşlık veya sık sık sel basması halleri gibi yüzey ve dahili drenaj bozukluğu tahditleri.
A N A M U R

ANAMUR'UN TARİHÇESİ
Anamur adı antik kaynaklardan edinilen bilgilere göre Latince Namur – Namurium – Anamurium ve Anamur olarak günümüze kadar gelmiştir. Anamurium adının “rüzgarlı yer” anlamında kullanıldığı antik kaynaklarda ifade edilmektedir. Günümüzden binlerce yıl önce Luviler, Arzavalar, Klikyalılar, Kueler, Kizuvantalılar’ın hakimiyetinde olan yerleşme , İ.Ö. 8. yy. da Asurlular’ın egemenliğine geçti. İ.Ö.6.yy. da Anadoluya giren Perslerce denetim altına alındı . İ.Ö. 333’de Büyük İskender’in Doğu seferi sırasında Makedonya Krallığına bağlandı.
Yerleşme, İ.Ö. 1.yy.da Roma Egemenliği’ne girdi. Roma İmparatoru Calicula, Doğu Akdeniz kıyısındaki kimi kıyı kentleriyle birlikte Anemurium’u merkezi Adıyaman’da bulunan Kommagene Krallığı’na verdi. Roma İmparatorluğunun ikiye bölünmesiyle Anamur ve yöresi Bizans’ın egemenliğine geçti.(İ.S.395) Bizans döneminde Anadolu’ya yönelen Arap akınları, Abbasi Halifesi Mansur zamanında başladı. Bu tarihten sonra Anadolu’nun güneyindeki bir çok yöre gibi Anamur’da Arap ve Bizans uygarlığı arasında birkaç kez el değiştirdi. Selçuklu Türkleri, ilk kez 11.yy. da Anamur’a geldiler ve 12. yy.da egemenlikleri altına aldılar. Selçukluların güçsüzleştiği dönemde Karamanoğulları Beyliği’nin yönetimine giren kent, 15.yy.ın ikinci yarısında Osmanlı topraklarına katıldı. 1869 yılında da Kaymakamlık oldu.

ANAMUR EVLERİ
Anamur’un yayla ve sahil kesimlerinde farklı yapı örnekleri görebilirsiniz. Evcik ve Sayvant Anamur yaylalarının tipik yapı örnekleridir. Evcik, 15 m. yüksekliğindeki taş duvarlarla çevrili 15 – 20 m. karalik yayla evidir. Sayvant ise tahta ve ardıç çubuğu örtülü, dik çatılı yayla evidir. Ekonomik durumu iyi kişilerin oturduğu sayvantlar evciklere göre daha az sayıdadır. Ancak yayla kesimine karayolu yapılmasıyla birlikte yöreye has ev modelleri de kaybolmaya, yerini modern yapı örneklerine bırakmaya başlamıştır.Sahil kesiminde ise üç tip ev modeli ile karşılaşılır. Bey ve ağalar tarafından yaptırılan iki katlı çok odalı köşklü evler, çiftçi ve esnafın oturduğu çok odalı evler, bir oda bir mutfaktan oluşan örtülü evler. Evlerin zemin katında ana kapıdan başka, hizmet ve misafir kapısı olmak üzere iki kapı daha vardır. Zemin katlar daha çok depo ve kiler olarak kullanılır. Ana giriş kapısından merdivenlere birinci kata çıkılır. Geniş holü, odaları, mutfak ve banyosuyla birinci kat evin en çok kullanılan bölümüdür. Bütün odalarda bulunan ocak kışın ısınmayı, yaz aylarında da hava sirkülasyonu sağlar. Köşk (Kiösk) adı verilen ikinci katı 1811 yılında Anamur’a gelen İngiliz kaptan Francis Beaufort Karamania adlı kitabında şöyle anlatıyor. “Abdul Muim Bey, bizi köşkünde sıcak bir ilgyle karşıladı. Evin Köşk (Kiosk) adı verilen bölümü, kafese benzeyen küçük bir apartmanı andırıyordu. 1. katın üstüne kurulan yapının benzerini başka bir yerde görmedim.Subaylarım, evin diğer bölümlerinin de ilginç olduğunu söylediler.” Üstü kiremit örtülü köşk Anamur mimarisinin patentidir.

Anamur evlerinden görünüm
Anamur bitki örtüsüyle ilgi çekici niteliğe sahiptir. 36. paralele çok yakın bir konumda oluşu ve çevresini kuşatan Toroslar Anamur’un Türkiye’nin başka hiçbir yerinde bulunmayan “mikroklima”yı armağan etmiştir. Bu sayede ülkemizde, meyvesi yenilebilen hurma ağaçlarını sadece Anamur’da bulabilirsiniz. Anamur’da dolaştığınız her yerde kent içinde yada dışında, avakado, kahve, muz, malta eriği, portakal, mandalina, limonağaçlarının yanı başındaki çilek tarlalarını görebilirsiniz. Nisan – Mayıs aylarında ilçemizi ziyaret edecek konuklarımızın ilk dikkatini çekecek nokta çevreye yayılmış eşsiz güzellikteki yoğun bir çiçek kokusu olacaktır. Anamur’un yaylaları endemik bitkiler açısından da oldukça zengindir. Sahil kesiminde ise birbirinden güzel kum bitkilerini görmek mümkündür.

Anamur evlerinden görünüm
Yüzyıllar boyunca pek çok büyük uygarlığa ev sahipliği yapmış olan Anamur, Anadolu Yarımadasının Akdeniz’e uzanan en güney ucunda Torosların eteğinde şirin bir kenttir.Sahip olduğu zengin tarihi mirası, doğal güzellikleri, tertemiz denizi, ince kumlu plajları, dünyada nesli tükenmekte olan Caretta cinsi deniz kaplumbağaları ve Akdeniz foklarının barındığı ıssız kıyı şeridiyle Anamur ideal bir turizm cennetidir.

Anamur evlerinden görünüm

Anamur evlerinden görünüm
Antalya – Mersin arasındaki E – 24 karayolu üzerinde, denizden 1 km. içeride bulunan Anamur, Antalya’ya 260 km., Mersin’e 230 km. uzaklıktadır. Kıbrıs’a uzaklığı 40 mildir. 36. paralel Anamur Burnu’nun 5 – 6 km. güneyinden geçer.Türkiye’nin Akdeniz’deki en güney noktasında, Anamur Burnunda bulunan fener,1911 yılından bu yana denizcilere yol göstermektedir. Bol güneşli, sıcak yaz ayları, ılık ve yağışlı kış aylarıyla tipik bir Akdeniz iklimine sahip olan ilçemizde deniz sezonu, Nisan – Kasım ayları arasındadır. 36. paralele yakınlığı ve coğrafi konumu nedeniyle oluşan mikroklima özelliği sayesinde Anamur’da, sıkça tropik ve subtropik iklim meyveleri olan muz avakado hurma ve kahve ağaçlarını görmeniz mümkündür.
PLAJ VE KAMP YERLERİ
Altın sarısı plajlar 13 km. genişliktedir. Dilerseniz denizin içine doğru yürüyerek 20 m. gidebilirsiniz. Anamur’un plajları çocuklar içinde doyasıya denizin keyfini yaşama olanağı sağlar. Anamur’a 7 km. uzaklıktaki pullu Milli Kampı 5 hektarlık bir alana kurulmuştur. Piknik yapmak isteyenler için olduğu gibi tatillerini çadırda veya karavanda geçirmek isteyenler içinde ideal bir mekandır.

Anamur’da görebileceğiniz tarihi ve doğal güzelliklerle karayolunu kullanarak ulaşabilirsiniz. Anamur’a en yakın havalimanları Antalya ve Adana’da bulunmaktadır. Gazipaşa hava terminalinin hizmete açılmasıyla ulaşım daha da kolaylaşacaktır. Yatlarıyla gelmek isteyen yolcularımız Anamur’a on dakika uzaklıktaki Bozyazı ilçesinde bulunan barınaktan yararlanabilirler. Ayrıca, yaz aylarında feribotta Anamur – Girne arasında yolculuk yapmakta mümkün olabilecektir.

Ayrıca Anamur’a gelişlerinizde ANKARA – KONYA – MERSİN – ANTALYA istikametlerinden ANAMUR ZAFER otobüs firmasının son model otobüsleriyle geliş gidiş yapma imkanına sahipsiniz.

Anamur da gün batımı
Anamur’a gelirken yol boyunca eşsiz güzellikteki koyları, turkuaz mavisi denizi seyretmenin doyumsuz keyfine varabilirsiniz. Rafting, dağcılık, mağaracılık, yamaç paraşütü gibi heyecan verici doğa sporlarından hoşlanıyorsanız, denizden binlerce metre yüksekte Torosların zirvelerinde sedir ormanları ovasında trekking yaparken deniz fosillerine rastlamanın heyecanını yaşamak istiyorsanız, kent yaşamının gürültülü, kirli havalı ortamından uzaklaşıp, sakinliği ve eğlenceyi bir arada yaşayabileceğiniz farklı bir mekan arıyorsanız, okaliptüs ağaçların gölgelediği Caretta Carettaların yavrularının emanet ettikleri altın sarısı plajlarda dinlenip Akdeniz foklarının tercih ettiği tertemiz bir denizde yüzmek istiyorsanız Akdeniz'deki en sıra dışı mekanı seçin ve Anamur'a gelin.
Sizleri ağırlamak bizlere onur ve mutluluk verecektir.

Anemurium'dan görünüm

Anemurium'dan görünüm
ANEMURİUM
Anamur – Gazipaşa karayolunun 4. km.’sinden sonra deniz tarafındaki 2 km. lik yoldan, Anemurium antik kentine ulaşılır. M.S. 1.yy.’da kentin çevresindeki ilk surların yapıldığı ve kentin bir süre komma geneli Antiochus’un (M.S. 38 – 72 ) yönetimine bırakıldığı bilinmektedir. Kıbrıs’a yakın olması nedeniyle özellikle Romalılar zamanında bir ara istasyon konumunda olan Anemurium, aynı zamanda karayoluyla Toroslardaki en önemli Roma kentlerinden biri olan Germanikopolis’e bağlantılıydı. Böylece, Anemurium bu bölgedeki doğal kaynakların ihraç edildiği önemli bir ticaret kenti olmuştur. Kent, M.S.260’da Sasaniler tarafından ele geçirilmiştir. M.S.4. ve 5. yy. da Toroslardan gelen korsanlar kenti sık sık tahrip etmişlerdir. M.S.650 yılında Arap akınlarına uğrayan kent, bu tarihten sonra terk edilmiştir. 12. ve 13. yy.da Selçuklular tarafından Mamure Kalesinin ele geçirilmesinden sonra bölge Türk egemenliğine girmiştir.
Anemurium’un tarihi dört bölümden oluşur: Helenistik dönem, uygarlığın zirvesine ulaşmış Roma kenti, Bizans dönemi ve 7. yy.da yoksullaşmış şehir.

Anemurium'dan görünüm
Anemurium surlarla çevrilidir. Ören yerinde halen kilise, Roma hamamı, konser salonu, mahkeme salonu, ev ve mezar kalıntıları bulunmaktadır. Bunların hepsi mozaiklerle süslenmiştir.

Anemurium'dan görünüm




Anemurium'dan görünüm
MEZARLAR (NECROPOL)
Bina şeklindeki iki katlı mezarlar bulunmaktadır. Bu mezarlarda ziyaretçiler için küçük giriş salonları vardır. Uzaktan bu mezarlar bir şehir kalıntısı görünümü vermektedir.

Anemurium'dan görünüm
Necropol alanı içerisinde plan özelliklerini koruyan 350 yapı saptanmıştır.Necropol alanı içerisindeki kilise M.S.400 yy.da inşa edilmiştir.
PALEASTRA
1.000m2’lik çok geniş bir alanı kaplar. Halk Paleastra’da dostlarıyla buluştuktan ve spor yaptıktan sonra kaldırımlı yoldan salona geçerdi. Salon hamamın ortasındadır. Hamam girişinde Grek tarzında düzenlenmiş mozaik tabloda “İyi Banyolar’’ dileği yazılıdır. Hamamın odalarında, salonları,yüzme havuzları rengarenk mozaiklerle kaplıdır.
KONSER SALONU(ODEON)
Odeon İ.S. 2. yy.da inşa edilmiştir. Odeon’un oturma yerleri daire şelinde, Roma tipinde yapılmıştır. Platformun tamamı mozaikle kaplıdır. Oturma basamakları 900 kişiliktir.
SURLAR
Anemurium’da 1.5 km. uzunluğunda, 8 m. yüksekliğindeki kenti çevreleyen surlar yörenin mavi kireç taşından inşa olmuştur. Bir yazıda M.S. 383’de Isaura Valisi Matronianus’un emriyle surların askeri bir alay tarafından yapıldığı kaydı geçer.
SU KEMERLERİ (AQUADUCT)
Kentin kuzeyindeki doğu – batı yönü olarak iki aquaduct yer alır. Su kemerlerinden kent içinde basit ark ve pişmiş topraklardan künklerle tüm yapılara sistemli su akıtılabiliyordu.

Mamure Kalesi
MAMURE KALESİ
Anamur kalesi olarak da adlandırılan kale, Anamur’un 6 km. güneydoğusunda Anamur – Mersin karayolu üzerindedir.Kale, birçok Anadolu kalesinde olduğu gibi antik temeller üzerine kurulmuştur. İ.S. 3. veya 4. yy.da yapıldığı sanılan kale, İ.S. 1300 – 1308 yıllarında Karamanoğulları tarafından ele geçirilmiş, yeniden onarılmış ve adı da “Mamure kalesi” olarak değiştirilmiştir. Kale daha sonra 15.yy.da yeni onarımlar görmüştür. 16.yy.da ve 18.yy.da kaleye Osmanlılar tarafından yeni eklentiler yapılmıştır.Bir hendekle çevrili bulunan 39 kuleli kale 3 avludan oluşmuştur. Batı avlusunda 1300 yılında Karamanoğulları tarafından inşa edilmiş olan tek minareli bir cami bulunmaktadır. Bir çok kez restore edilmiş olan cami, bugünkü haliyle 16.yy. Osmanlı mimarisi özelliklerini taşımaktadır.Kalenin karşısında karayolu üzerinde birde hamam bulunmaktadır. Bu hamam Karamanoğulları tarafından yapılmıştır. Hamamın giriş (soğukluk) bölümü yıkılmış, ılıklık, sıcaklık ve yıkanma bölümleri oldukça sağlam olarak günümüze gelmiştir. Küçük ölçekli yapı, mimari açıdan klasik Türk hamamlarının güzel bir örneği oluşturur.

Mamure Kalesi

Mamure Kalesi

Mamure Kalesi

Mamure Kalesi

Mamure Kalesi

Mamure Kalesi
AK CAMİ
İlçe merkezindedir. Halen ibadete açıktır. Büyük tek kubbeli bir camidir. Kubbe eteğinin yanlarını çeviren,kale burçlarına benzer açıklıklar geleneksel Türk mimarisinde çok az rastladığımız uygulamalardır. Bir olasılığa göre yapı fonksiyonu değişik bir yapıdan camiye çevrilmiştir. Girişin hemen üzerinde bulunan beyaz mermere yazılmış altı satırlık yazıtta 1326 hicri tarihi okunmakla birlikte bu yazıtın orijinal olmadığı kesindir.Yivli minaresi ile ilginç bir görünüme sahip caminin karşısında küçük birde han vardır.

ÇOBAN KALESİ
Anamur – Gazipaşa karayolunun 15 km.sinde bulunan çamlıpınar alanı içinden geçen sık ormanlık içinde stablize bir yolu izleyerek Çoban kalesi kalıntılarına ulaşılır. Yapıya, kuzeyde bulunan 1.70 m. genişliğindeki taç kapıdan girilir. Yapının tam ortasında bulunan geniş avlunun çevresi, işlevleri değişik çok sayıda oda ile çevrilmiştir. Mekanların iç yüzeyleri sıvalı olup, dışarıya savunma amaçlı mazgal delikleriyle açılmaktadır. Bir Osmanlı Beyine ait olması gereken yapıyı 16. veya 17. yy.da tarihlendirebiliriz.

KALINÖREN (TİTİAPOLİS)
Anamur’un batı yönünde stablize yolu izleyerek 5 km. sonra sağda köy içinde ve kuzeyinde hakim tepeler üzerinde çok geniş bir alana yayılan Kalınören kalıntılarının bulunduğu yere ulaşılır. Antik kentte yüksek uygarlık düzeyini gösteren yapılar yer alır. Köye girişte sol tarafta üst yapısını tamamen yitirmiş Doğu – Batı yönlü Manümental hamam yer alır. Hamamın batısındaki yapı ise Bazilikadır. Köyün kuzeyinde bulunan Akropol’de ise iki Bazilika ve nekropol (mezarlık) alanı yer alır. Mezarların hepsi kesme kireç taşından, iki katlı ve üst örtüleri “templum in Antis” tarzında inşa edilmişlerdir.

GÖZETLEME KULESİ
Anamur – Gazipaşa karayolu üzerindeki Kaledran (Anıtlı) köyü içerisinde, karayolunun 800 – 900 metre kadar kuzeyinde ve köyün içinden geçen Kaledran çayının sol kenarında, yerli halk tarafından “köşk” olarak bilinen oldukça sğlam temel üzerinde kalın duvarlarla yapılmış iki katlı bir yapıdır. 15 metre yüksekliğindedir. Burada yapı malzemesi olarak çevrede daha önceki zamanlarda yapılmış olan yapılardan getirildiği belli olan mimari parçalar kullanılmıştır. Yapıyı V. – VI. Yy.a tarihlemek mümkündür.

Melleç'den görünüm
MELLEÇ HANI (TOL KERVANSARAY)
Anamur – Alanya karayolunun 22. km.sinde Demirören köyünde solda deniz kenarında yer alır. Yörenin sert ve kırmızı, sarı renkli kaya ve moloz taşları ile araları Horasan harçlı olarak inşa edilmiş yapı, tonoz çatılı ve iki sahanlıdır. Osmanlı dönemine ait mimarlık özelliklerini taşımaktadır.
KIZIL KİLİSE (KARADERE ALATAŞ)
Anamur’un 6 km. kuzeybatısında bulunan Kızılaliler köyünde, köy içinde 1 km.lik stablize bir yol izlenerek “kül savuran beleni” olarak bilinen yerdeki Kızıl kilise kalıntılarının bulunduğu noktaya gelinir.Ören yerinde bulunan üç sahınlı küçük kilise narteksi yıkılmış olmasına karşın yan duvarları tamamen ayaktadır.
AZITEPE KALINTILARI (KİLİSE BELENİ)
Anamur – Bozyazı karayolunun 6. km.sinde soldaki stablize yol izlenerek Bozyazı ve Anamur ovalarının kuşbakışı izlenebileceği mükemmel bir noktada kurulmuş ören yerine ulaşılır. Ören yerindeki kent dokusu, yukarı ve aşağı şehir olmak üzere ikiye ayrılır.Yukarı şehirde ince sur duvarlarının içinde sadece sivri tonoz ürtülü sarnıçlar ve nekropol vardır. Ören yerinin en doğusunda M.S. 4-5 yy.da tarihlendirebileceğimiz bir kilise, güney doğusunda ise dört mekanlı bir hamam bulunmaktadır.
BONCUKLU KALE
Anamur – Ermenek karayolunun 3.km.sinde bulunan Çeltikçi köyünü geçtikten sonra, 2 km.lik dik patika yolun solunda, deniz seviyesinden 400 m. yükseklikteki “boncuklu kale” kalıntılarının bulunduğu yere gelinir.Boncuklu Kale’nin bulunduğu tepenin güney yamacında, 200 – 300 haneli antik köy yerleşmesinin izlerine rastlanır. Kalede 5 adet gözetleme kulesi ve bir sarnıç vardır. Şapel (küçük kilise) binası doğuda yer alır. Kalenin doğusunda yine konutlar ve nekropol alanı vardır.Antik kentte ortaya çıkan o dönemin takılarında kullanılan, değişik renkte silindir ve küre şeklindeki çok sayıda boncuktan dolayı yerli halk tarafından kaleye boncuklu kale adı verilmiştir.

Ala Köprü
ALA KÖPRÜ
Anamur Ermenek karayolunun 16. km.sinde Dragon çayı üzerinde yer alır. Yazıtı bulunmayan köprünün 14. yy.da karamanoğulları tarafından Akdeniz’e ulaşmak için yapıldığı bilinmektedir. Ala Köprü, çevresindeki bitki örtüsünün yarattığı değişik ve etkili havayı bozmayan, doğal güzelliklerle bütünleşme başarısını gösteren bir mimarlık harikasıdır. Ana kemerin yapısı çok önemli bir işçilik ve sağlam traverten malzeme ile başlı başına bir özellik ve değer arz eder. Köprü üzerinden bu gün dahi ağır tonajlı araçlar geçebilmektedir